Maun Suresi

MAUN SURESİ



İNİŞ SEBEBİ.
Ebû Cehl, vasisi [velisi] olduğu bir yetimin ihtiyaç sebebiyle kendi malından bir şey istemesi üzerine, onu iterek isteğine kulak vermez. Kureyş'in ileri gelenleri, alay etmek maksadıyla çocuğu peygamberimize gönderirler. Çocuk da peygamberimizden yardım ister. Hiçbir ihtiyaç sahibini geri göndermek âdeti olmayan peygamberimiz, çocuğu dinledikten sonra onunla beraber Ebû Cehl'e gider. Ebû Cehl peygamberimizin isteğine uyarak çocuğa malını verir. Bunun üzerine Kureyşliler Ebû Cehl'e "sen de sapıttın" diye tarizde bulunurlar. Ebû Cehl ise onlara "Hayır sapıtmadım. Fakat onun sözleri bende öyle dehşet uyandırdı ki, vermezsem helâk olacağımdan korktum'' diye cevap verir.
Âyetin iniş sebebi hakkında, Ebû Cehl 'in yanı sıra, cimrilikleri ile tanınan, yoksullara ve düşkünlere eziyet ederek onları hor gören, itip kakan Velid b. Aiz, Ebûsüfyan, As b. Vâil es- Sehmî, Velid b. Muğıre gibi isimlerin geçtiği başka rivayetler de vardır.
Aslında Sûrenin kimin için indiği önemli değildir. Çünkü Kur'ân'ın hükmü sadece bu şahıslarla sınırlı olmayıp her zaman ve her yerde, bu kişilere benzeyen, aynı davranışlarda bulunan tüm insanları kapsayacak bir evrenselliğe sahiptir.

MAUN süresinde AHLAKSIZ , KİŞİLİKSİZ , SAYGISIZ VE MERHAMETSİZ KİŞİLERDEN BAHSETME VE BU ÖZELLİKLERİ SIRALAMAKTA.
İlk ayette ( eraeytellezi yükezzibu biddiyn ) tefsirine bakacak olursak , borcluluk bilinci üzerine inşaa edilmiş bir tefsirle karşılaşırız. Ayetin bu borcunu inkar eden kişilerin karakterleri hemen ardından gelen ayetlerde sırasıyla belirtmektedir. Konu çok derin olduğundan hemen 2nci ayette YETİMİ İTİP KALKAN olarak ilk  profil maddesini bize aktarmakta.  ( Yani yetime verilmesi gereken değeri vermeyen insanların kişilikleri)
iSLAM DİNİ YETİMİ KORUR. Yetim Türkçedeki manasıyla :Babası olmayan Anlamını taşır ancak Kur'an-ı kerimdeki yetim kavramı çok derin manalara işaret eder. Vekili olmayan, yardım edeni olmayan  ve İhtiyaç sahibi olan, kişillerde bu katogoriye girmektedir. Bu nedenle ayeti farklı olarak birde tam geri okuyacak olursak bu surede oldugu gibi bir çok yerde YETİMLERİN öneminden bahsetmektedir. Yetimlerin sahibi vekili Allah'tır. Onlar bize vekillerinden birer emanettir. o nedenledirki bir aile böylesi bir durumla karşılasması durumda bu o aile için bir eziyet değil , tam tersi bir imtihan ve nimettir. Bu imtihanı başarıyla geçenler , bu sınavı başaranlar Allah'ın haber verdiği mükafaata ulaşırlar ve bu sınavı bir nimete dönüştürüler. Peki ya bu sınavı geçemeyenler , işte o zaman Allah'ın gazabına uğrarlar ki ellerine verilen bu nimet onlar için zehire dönüşür ,
Bu nedenle çevremizde böylesi durumda olan yavrularımıza ve ihtiyaç sahiplerine merhamet etmeli, elimizden geldiğince yardım etmeliyiz...YETİM EMANETİNE İHANET EDENLER , ALLAH'A OLAN BORCUNU İNKAR EDENLERİN TA KENDİLERİDİR !!!
Burada şunu belirtmeden geçmemeli , böylesi bir durumla karşılaşan insana ŞEYTAN SÜREKLİ VESVESE VERİR VE İNSAN NEFSİ İLE BİR SAVAŞ HALİNDE OLUR O ZAMAN ŞU AYETLE BİR DESTEKLEME YAPALIM zuhruf suresi ayet 36 mealen '' Kim de Rahmân'ı anmaktan yana körlük gösterirse, biz ona yandaş olmak üzere bir şeytan sardırırız. '' yani bu duruma seyirci kalan ve yetime yardım etmeyen kişiler aslında gerçek anlamda mümin olamadıklarından şeytanın vesveselerine yenik düşerler ve yanlış yaparlar... Başka bir ayette أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى duha süresinde '' O seni bir yetîm iken barındırmadı mı? ) buyrulmaktadır. Yani yetimin gözeticisi Allah 'tır. Yetimler bizler için , birer imtihandır. namazlarımızda bu sureyi okurken yetimleri aklımıza getirmeli ve hedefimizi Allah'ın rızası doğrultusunda hep yükseklerde tutmalıyız.
ilk iki ayette bu konuya değindik. Bir sonraki dersimizde kanal ayetlerin ışığında bıraktığımız yerden devam edeceğiz rabbimizin izni ile
2 aralık 2012 tefsir dersi notlarıdır.
Maun süresi 3ncü ayet : Miskini doyurmaya teşvik etmez.
Bu karakterde olan insanların , bırakın yardım etmeyi , bu kişiler başka kişilere yardım telkininde yani teşvik etme zahmetinde bile bulunmazlar. Ayete farklı bir açıdan yorum katacak olursak ; Yardım edemeyen insanların en azından teşvik etme anlamında gayret etmesi gerektiğine bir işarettir.
VELAD KARDEŞİMİZ EKLEDİ ; Bu kişiler , kendi kötü davranışlarını örtbas etmek , yani  teşhir edilmesini önlemek için başkalarının da yardım etmesin diye  teşvik etmezler.
Ahmet Kılıç ekledi ; Bu davranışın arkasında kendilerinin cimriliği ve inkarını gizleme arzusu yatabilir . yetim olsun olmasın , bir insana herhangi bir sebepten dolayı yardım ediliyorsa , bunun arkasında bir beklenti olmamalıdırYılmaz Altuncu ekledi : yapılan bu iyiliklerin taşıması gerekn özellikler şunlar olmalı . 1 :  Allah’ın rızası gözetilerek yapılmalı , asla gösteriş ve desinler mantığıyla bu  yardımlar yapılmamalıdır.2 : Yardım yapılan kişiden herhangi bir menfaat çıkar gözetilmemeli hatta bir teşekkür bile beklenmemeli.
DEVAMINDA . Ancak yardım edilen kişi teşekkür etmelidir. Yardımı gönderen kişiyi görmese bile , en azından yardım edene dualar etmelidir. Biraz daha açacak olursak , CENABI HAK onca nimeti insanlara verirken bir beklenti içerisinde değildir. Ancak Şükür etmemiz konusunda bizlere  sürekli telkin etmektedir. Bu rabbimizin bizim şükrümüze ihtiyacından değil , bizim verilenlere şükür etme zorunluluğumuzdan ibaret bir durumdur. İnsanoğlu dağdan çıkarılmış ham bir altın madeni gibidir . Altın madeni nasıl onca işlemden ve sıcak fırınlardan geçip , pis  katkılarından ayrışıp , sonra değerli maden halini alıyor ise , insanda bu tür işlemlerden geçmeli , adeta sürekli elektro şoklarla nefsindeki pisliklerden arınmalı , Salih kullardan olmalıdır. İşte bu manada Altını değerli madene dönüştürülmesinde etkin rol oynayan siyanür ve sıcak fırın ne ise , insanı da değerli Salih bir kul olmasına yardımcı olacak elektro şokları verecek en önemli etkenlerden biride YETİMDİR, yetime sahip çıkmaktır.Onu kollamaktır. Yapamıyorsa da  diğer insanları yardım etmeye teşvik etmektir.

Bir hadis ‘’ "Bir kimse sevgi ve merhametle yetimin başını okşarsa eli üstünde gezdiği her tüy için Allahu Teâlâ iyiiik yazar. Her tüy için bir kötülük siler. Her tüy İçin bir derecesini artırır."

Dipnot : Sürekli dua ederiz ‘’ rabbim açları doyur  onlara yardım et , ‘’ ve bu dualar bu şekilde farklı farklı dillerden dökülür , peki Allah c.c. o kişileri doyurmak isteseydi doyurmazmıydı? Burada ince bir nokta var , o halde  şu şekilde dua etsek daha doğru olmaz mı ? ‘’ Rabbim , fakir ve yoksulları doyurmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için bana fırsat ver ! bu dua herhaldeki diğer dualara oranla daha makbuldur. BU KALP ile hareket etmeli , bu istek ile rabbimize dua etmeli ve ondan istemeliyiz.
 FARKLI AYETLER İLE 2NCİ BÖLÜMÜ DESTEKLEYECEK OLURSAK
YASİN 47. Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah’ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.'' Günümüzde kullanılan , Allah versin  , gibi söylemler ''
ZARİYAT 19. Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı. '' Bu ayet aslında ihtiyaç sahiplerine yardım yapmamızı emrederken , zaten o kişilerin kazancımızda olan haklarını verdiğimizden bahsetmekte.
9 aralık 2012 tefsir dersi notlarıdır.
Feveylün lil musalliyn ‘’ yuh olsun , yazıklar olsun o ibadet edenlere . Neden namaz değilde ibadet manası verdiniz? Diye bir soru ile karşılaşırsanız , Bu sure Mekke’de inmiştir. namaz Medine’de farz kılındığı zamandan  Daha daha önce indiğinden dolayı buradaki Mussalliyn kelimesine ibadetler anlamını vermek daha doğru olacaktır.O zamanlarda Müşriklere hitap ettiğinden , onların tavaf etme , say yapma gibi ibadetleri mevcuttu. Ancak günümüze baktığımızda bu ayetteki SALAT kelimesini ‘’ Allah’a yaklaşmak maksadıyla yapılan ibadetlerin her birine Salat denmektedir.
Ellezine hum an salatiğim sahun ‘’ o kimseler ki ibadetlerinden gafildirler.
Ayet ile destekleyelim Nisa suresi 142 ‘’ Evet, ikiyüzlüler Allah'ı aldatmaya çalışırlar; oysa onları aldatan O'dur. Onlar namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı da pek az hatırlarlar.
Aslında bu Maun suresi biz Müslümanlara bir müjde niteliğindedir. Neden diyecek olursak Ayette ‘’ an salatiğim ‘’ buyurulmaktadır , yani iabdetlerinden ( namazlarından ) gafildirler manasını taşır. Eğer ayet  Fii salatiğim deseydi o zaman NAMAZLARINDA GAFİLDİRLER manası taşırdı ki , bu durum bizleri hayli zor duruma sokacaktı.





Nebi (s.a.v) buyurdu ki: “İşte bu münafığın namazıdır! Oturur güneşin batışını seyreder. Güneş şeytanın iki boynuzu arasına girene kadar seyretmeyi sürdürür sonra dört kere yeri gagalar.
Namaza üşenerek kalkmak , münafıklık işaretlerindendir.. Münafıkların terk ettiği iki vakit namaz vardır bunlar sabah ve yatsı namazlarıdır. Bir kimsenin namazdan muaf tutulabilmesi için gerekli olan 3 şart , Çocuk olmak , deli olmak ( aklını kaybettiği andan başlayıp tekrar aklının yerine gelene kadarki anda buna dahildir., Uykuda olmak.
Toplumla alakalı olan işlerdeibadetlerde duyarsız olunmamalıdır.
Uğur Ezer bir kıssa ekledi : Bir çocuk koşarak mescide gidiyormuş ,  yolda koşarak geçerken diğerleri seslenmişler ‘’ nereye böyle alel acele koşuyorsun ? ‘’ camiye ‘’ cevabını vermiş. Diğerleri ‘’ yahu sen daha çocuksun ‘’ denildiğinde o çocuk şu cevabı vermiş ‘’ Annem bana hep şunu der ‘’BÜYÜK ODUNLARI YAKMAK İÇİN , KÜÇÜK ODUNLARI YAKMAK GEREKİR’’
Atasözü : Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz.
Öztürk Abi ekledi ; insan ,Halis ibadet etmek istiyorsan , sırtını Allah’a dayamalı yani Allah rızasını gözetmelidir. Namazdan gafil ;       Onun değerini bilmemek tir. Namazda gafiliyet ise , namazda ne yaptığını niçin yaptığını bilmemektir.
16 aralık 2011 tefsir sohbeti notlarıdır
Bir şeyi ne için ve neden yaptığının farkında olmaktır ibadet.
: Gösteriş yaparlar ,Onlar küçük, basit iyilikleride engellerler.
Bu tür insanlar aslında inançsız kimselerdir. Bunlar komşularından en ufak bir yardımı bile esirgedikleri halde, yardım ediyor gibi görünmek istediklerinde de neredeyse televizyon kameralarını ve gazetecileri çağırıp ne kadar yardımsever olduklarını cümle âleme göstermeye çalışırlar. Aslında bu sözde sosyal destekçiliklerini, satışlarını ve prestijlerini artırmak için bir halkla ilişkiler metodu olarak kullanırlar. Bu da yaptıkları sosyal destekçiliğin toplumda kendilerine karşı oluşmuş karşıtlığı ortadan kaldırma amacıyla gerçekleştirildiği anlamına gelmektedir. Ayrıca bunun onlar için bir eğlence olduğu da meselenin bir diğer yönüdür. Tıpkı İNSANLARI dolandırıp  soyup soğana çevirenlerin birkaç okul, kültür merkezi, sağlık ocağı yapmaları gibi... Tıpkı bazı sosyetik kulüp ve derneklerin bayramlarda kimsesiz çocukların kaldığı yuvaları ziyaret etmeleri gibi...
Riya, Kur'ân'da en çok yerilen kavramlardan birisidir:
(Bakara; 14) Ve inananlara rastladıkları vakit "inandık" dediler. Şeytânlarıyla baş başa kaldıklarında ise, "biz kesin olarak sizinleyiz ve onlarla yalnızca alay ediyoruz" dediler.
(Bakara; 264) Ey inanalar! Allah'a ve son güne inanmadığı halde malını insanlara gösteriş için bağışlayan kimseler gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın…
(Nisâ; 38) Ve Allah'a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimseleri. [Allah sevmez] Ve şeytân Kim için arkadaş olursa, o ne kötü arkadaştır!
(Nisâ; 142) Evet, ikiyüzlüler Allah'ı aldatmaya çalışırlar; oysa onları aldatan O'dur. Onlar namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı da pek az hatırlarlar.
Mâûn Sûresi. peygamberimizin misyonunu sürdüren bugünkü müminlere hâlâ şu mesajı vermeye devam etmektedir:
Tüm insanları uyararak onlara öğreteceğiniz, tebliğ edeceğiniz ilk ilke, onları yapılan iyilik ve kötülüğün karşılığının mutlaka âhirette görüleceğine inandırmak olmalıdır. Ahirete inanmayanlar kesinlikle sosyal paylaşımda bulunmazlar. Yapar gözükseler de "dostlar alış verişte görsün" diye yaparlar. Onlar kesinlikle yaralı parmağa üflemezler, kimseye zırnık koklatmazlar. Onlardan hiçbir kimseye ve hiçbir topluma yarar gelmez.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Rabbimiz , İŞİTTİK , İTAAT ETTİK. BİZİ YALNIZ BIRAKMA.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder